Her zaman iç vücut sıcaklığımız ve dış ortam arasında belirgin bir ısı değişimi vardır. İç sıcaklığımız arttığında terleme yolu ile ısı kaybederek bu farkı tolere etmeye çalışırız. İç ısımızın yüzde 60'a kadar olan kısmını yalnızca radyasyon yoluyla dışarı veririz. Konveksiyon, ısı kaybının bir başka yoludur. Üzerimizden geçen hava veya su akımı varsa vücudumuzun çevresinde bulunan ısıyı uzaklaştırır. Soğuk suyun içinde değilsek veya çok soğuk bir objeye dokunmuyorsak, kondüksiyon yolu ile ısı kaybı çok önemli bir faktör değildir.
Soğuğa karşı verilen tepkiler
Soğuğa karşı tepki üç yoldan gerçekleşir. Çoğu zaman farkında olmasak da, zihinsel, fiziksel ve fizyolojik tepkiler vermek suretiyle sıcaklığımızı dengede tutmaya çalışırız.
Zihinsel tepkiler
Barınak bularak, soğuk bölgeden daha sıcak bölgeye giderek, ateş yakarak, daha çok giysi giyerek şartları değiştirebiliriz. Zihinsel tepkilerden biri de, soğuğa doğrudan maruz kalan alanı küçültmek için büzülmektir. Atalarımız tropik iklimlerden dünyanın dört bir yanına dağılmayı, soğuğa karşı zihinsel tepki yoluyla geliştirdikleri giysi teknolojisi sayesinde başarmışlardır.
Fiziksel tepkiler
Soğuğa karşı verilen bir diğer tepki ise, vücudun içinde daha fazla ısı üretimidir. Damarlarımıza kanın pompalanması ve nefes alırken kaslarımızı kullandığımız için devamlı olarak ısı üretiriz. Nefes almak ve kalbin kan pompalaması için genellikle 75 kalori/saat enerji tüketiriz. Bu enerjiyi üretebilmek için gerekli olan gıdayı tüketmemiz gerekir. Vücut alınan gıdaları enerjiye dönüştürmek için de ayrıca efor sarf edeceği için, bu miktar 75 kalorinin biraz üstünde olmalıdır.
Titremek, durduğunuz yerde hareket etmek de fiziksel tepkiler arasında gösterilebilir.
Fizyolojik tepkiler
Vücut soğuğa maruz kaldığında çeşitli fizyolojik tepkiler de gösterir. Bunların en başında gelen, önemli miktarda ısı kaybını engellemek için damarların daralmasıdır. İlk önce el ve ayakların üşümesi, vücudun soğuğa karşı fizyolojik tepki verdiğinin göstergelerinden biridir.
Hipoterminin gelişimi
Vücudun iç sıcaklığı 37 derecede tutma savaşı, hipotermi denilen hastalıkla sonuçlanan iki farklı senaryonun olması haricinde genellikle başarılıdır. Hipotermi birbirinden farklı gelişen iki farklı hastalık durumunu tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Vücut içi sıcaklığının düşüş hızı hastalığın farklı olmasına sebep olur. Bu iki süreç kronik hipotermi ve akut hipotermi olarak adlandırılır.
Basit bir şekilde anlatmak gerekirse, kronik hipotermi dağcılık filmlerinde sıkça gördüğümüz, yavaş gelişen hipotermiyi, akut hipotermi ise soğuk denize düşme gibi durumlarda hızlı gelişen hipotermiyi ifade eder.
Kronik Hipotermi
Kronik hipotermide vücut içi sıcaklığı altı saat veya daha uzun bir sürede 35 derecenin altına düşer. Kronik hipoterminin başlıca nedeni, basitçe, bulunduğunuz ortamdaki sıcaklık/rüzgar koşulları için çok ince olan giysilerin giyilmesinden kaynaklanır. İnce giysiler, vücudumuzun çalıştığı ve dışarıya fazla miktarda ısı atması söz konusu olduğunda gereklidir. Dış ortam ısısının düşük olduğu zamanlarda odun kırma, tempolu yürüyüş yapma, hızlı tırmanış yapma gibi aktiviteler bittikten hemen sonra, şiddetle üzerimize daha kalın bir giysi giyme ihtiyacı duyarız. Eğer daha kalın giysiler giyemez veya uygun bir barınak temin edemezsek (zihinsel tepki), ürettiğimizden daha fazla enerjiyi ortama vererek yavaş yavaş ısı kaybetmeye başlarız. Bu şekilde gerçekleşen kademeli soğumayı vücudumuz minimize eder, bu da ısı kaybını azaltmak için damar daralmasına neden olur (fizyolojik tepki). Vücut titreyerek de tepki vermeye başlar (fiziksel tepki).
Windchill gibi faktörler de hipoterminin etkisini arttırır. Ancak bu konuyu farklı bir yazıda ele aldık.
Eğer vücudumuz hareket edemeyecek kadar yorgunsa, titremek de bir iş olduğu ve enerji gerektirdiği için, kademeli soğuma daha hızlı gelişir. Isı kaybı, ürettiğimiz ve koruyabildiğimiz ısı miktarından fazla ise, yavaş bir soğuma gerçekleşir.
Soğuma, ani şekilde giysilerin ıslanması veya soğuk suya düşmek gibi çevreyle aşırı bir şekilde dengesizlik oluşmadıysa, çoğunlukla yavaştır.
İç sıcaklık 35 dereceye düştüğünde, kişi hipotermik olarak değerlendirilir. 35 derece değerinde veya bunun birkaç derece altında, kişi hipotermik iken, kanın sıvı hacmi ve değişimi çok fazla değildir.
Soğuğun etkisi devam ederse, termal dengeyi sağlayan enerji deposunun tükenmesinden kaynaklanan iç sıcaklıkta ani bir düşüş olacaktır. Eğer vücut sıcaklığı 32 dereceye düşerse, kişi ciddi kronik hipotermi durumunda demektir.
Kişi üzerinde hipotermi emaresi görüldüğü ilk anda müdahale bu yüzden çok önemlidir. vücut iç sıcaklığındaki 5 derecelik değişim beklenmeden önlem alınmalıdır.
Vücut içi sıcaklığının 32 derece üzerinde olduğu durumlarda, eğer aşırı yorgunluk yoksa, kişiye yapmak istediği herhangi bir aktiviteye izin verilir. Ancak kişi yorgunluktan kaynaklı tükenme noktasında veya yakınındaysa barınak temin edilmeli; gıda, sıvı verilmeli ve dinlenmesi sağlanmalıdır.
32 derece altı vücut sıcaklığına sahip hasta ile ilgilenirken çok dikkatli olunmalıdır. Hasta hayatta, ancak dikkatli bir şekilde ilgilenilmesi gereken ölümcül bir hastalığı vardır. Isının hızlı biçimde geri verilmesi, yeterli miktarda kan sıvısı olmadığından “tekrar ısınma şoku” nedeniyle ölümcül olabilir.
Kronik Hipoterminin işaretleri ve semptomları
Kişinin kronik hipotermi kurbanı olabileceğinin en önemli belirtisi kişide bitkinlik emarelerinin görülmesidir. Tükenmiş bir kişi az sonra ısı üretme kabiliyetini yitirecektir. Kişinin ısı üretiminde azalma meydana geldiği esnada kişi soğuktan korunamıyorsa iç sıcaklığı düşecektir.
İç sıcaklığı 35 derecenin altında olan bir kişi hipotermi işaretleri ve semptomları geliştirmeye başlar. İç sıcaklığı ölçmek çoğu zaman, özellikle de arazi koşullarında mümkün değildir. Aşağıdaki tabloda belirtilen semptomlardan genel bir fikir elde edilebilir. Tabloya güvenmemenizi, kesin sonuç çıkarmamanızı önemle hatırlatırım.
Hipoterminin en iyi saha testi 9 metreyi düz bir çizgide düzgün biçimde yürüyebilmektir.
İÇ SICAKLIK | İŞARETLER VE SEMPTOMLAR |
---|---|
37-36 °C | Normal sıcaklık aralığı. Titreme başlayabilir. |
36-35 °C | Soğukluk hissi, ellerde kompleks işleri yapamama, hafiften ciddiye kadar görülebilen titreme, hissiz cilt. |
35-34 °C | Şiddetli titreme, kaslarda koordinasyon bozulması, hareket yavaşlaması, sendeleyerek yürüme, hafif zihin bulanıklığı. (9 metreyi düz bir çizgide yürütmeyi deneyin. Düzgün yürüyemiyorsa hipotermi geçirdiğini gösterir) |
34-32 °C | Çok şiddetli titreme, konuşmada güçlük, mantıksız düşünme, hafıza kaybı, kaba kas hareketleri, ellerin kullanılamaması, sıkça tökezleme, depresyon işaretleri. |
32-30 °C | Kronik hipotermide titreme durur. Cilt mavi ve şişkindir. Kas koordinasyonu çok zayıftır. Yürümek mümkün değildir. Zihin bulanıklığı, manasız davranışlar, (Psikolojik olarak vaziyetini ve görünümünü koruyabilir) |
30-27,7 °C | Kaslar ağır şekilde kasılmıştır. Yarı bilinç kaybı, baygınlık, psikolojik iletişim kaybı görülür. Nabız ve soluk azalır. Çocuklar şişebilir. |
27,7-25,5 °C | Bilinç kaybı yaşanır. Kalp atışı ve soluk düzensizleşir. Nabız ve soluk belirgin olmayabilir. Kas tendon refleksleri durur. |
25,5-24 °C | Akciğer ödemi, kalp ve solunum merkezlerinde bozukluk, ölüm olasılığı. (Ölüm bu seviyeden önce oluşabilir) |
15,2 °C | Kronik hipotermi hastasında rapor edilmiş ölçülen en düşük sıcaklık (hasta kurtarılmış) (Japonya 1986) |
9 °C | Ameliyat edilen bir hastada suni biçimde oluşturulan hipotermide hastanın kurtulduğu rapor edilen en düşük sıcaklık. |
Kronik Hipotermiye müdahale
Vücut sıcaklığının 32 derece üstünde seyrettiği, hipoterminin üşüme, titreme ve yorgunluk gibi belirtilerle kendini gösterdiği durumlarda, kişiye kalorili gıda ve sıvı verilmeli, dinlenmesi sağlanmalıdır. Kişi tükenme noktasındaysa durup dinlenmek, gıda alımı gibi işler sonraya bırakılıp, ilk iş barınak temin edilmelidir.
Vücut iç sıcaklığı 32 derecenin altına düştüğünde, ölümcül bir hastalıkla mücadele edildiğini bilerek dikkatli müdahale edilmeli, hastaya ani bir şekilde ısı vererek “ısınma şokuna” maruz bırakılmamalıdır. Bu durumda ısıtılmış su torbaları veya pet şişelerle, bu mümkün değilse hastayı ısıtmak için beraber uyku tulumuna girmek suretiyle hastayı ısıtmak gerekir. Çadır kurma imkanı yoksa, uyku tulumu temin edilemiyorsa büyük bir ateş yakmak da çözüm olabilir. Hastanın bilinci açıksa, güvenli şekilde yutabiliyorsa ılık sıvı alımı da sağlanmalıdır.
Hipotermi genelde 6 ila 8 saat arasında gelişir. Hipotermi hastasına ilk iki saat içinde müdahale etmeniz çok önemlidir. Hastalığın gelişimini yavaşlatmak, imkan varsa durdurmak denenmeden; sırf ilk yardım almak amacıyla yola devam etmek, hastanın iç sıcaklığı 32 derecenin altına düştüğünde hastayı ve sizi hareketsiz bırakacağı için ölümcül sonuçlar doğurabilecektir.
Kronik Hipoterminin önüne geçilmesi için bireysel olarak neler yapabiliriz?
Hipotermi gelişiminin riskini en az düzeyde tutmak için soğuk havaya maruz kaldığımızda yapılması uygun olan çeşitli zihinsel tepkiler vardır.
Aktifken fazla ısıyı uzaklaştırma: Vücudunuzda oluşan fazla ısı terlemeye sebep oluyorsa, fazla ısıyı çevreye atabilmek için giysilerinizi havalandırmanız gereklidir. Soğuk havanın iç giysilerinizle ve cildinizle temasından kaçınmalısınız. Islaklık ısı kaybını tahmin edebileceğinizden daha çok hızlandıran bir unsurdur.
Yorgun haldeyken enerjiyi koruma: Bitkin hissetmeye başladıysanız veya fiziksel limitlerinize ulaşmak üzereyseniz, ısı kaybetme hızınızı yavaşlatmanız gereklidir. Daha az efor harcamalısınız; böylece daha az ısı üreteceksiniz. Bu aşamada çevreye olacak ısı kaybını önleyebilmek için barınak bulun veya ek giysiler giyin. Dağcılıkta giyim başlıklı yazıda nasıl giyinmeniz gerektiği hakkında ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz.
Giysileri kuru tutma: Üzerinizdeki giysilerin kuru olması için her türlü çabayı sarf etmelisiniz. Terlemenin de giysilerinizi ıslatacağını; ısı kaybına neden olacağını unutmayın.
Islak giysileri değiştirme: Islak giysiler kuru olanlarıyla değiştirilmelidir. Kumaş cinsi ne olursa olsun ıslanan bir giysi kuru olan kadar iyi izolasyon sağlamaz. Sentetik kumaşları kullanmak giysiniz ıslakken ısı kaybınızı azaltabilir, ancak buharlaşma ısısı vasıtasıyla gerçekleşen ısı kaybını engelleyemez. 0,45 kg suyu buharlaştırabilmek için 245 kalori ısı gerektiğini unutmayın.
Islak giysiyi izole etmek için örtünme: Eğer ıslak giysi değiştirilemiyorsa buharlaşmanın önüne geçmek için üzeri nefes almayan plastik yağmurluk gibi bir malzeme ile örtülmelidir. Yağmurluğun üzerine de, ıslak kumaştan dolayı artmış kondüksiyonla (ısı iletimi) oluşacak hızlı ısı iletiminin önüne geçmek için kuru izolasyon tabakası konulması önemlidir.
Isı üretimini arttırma: Yorgunluk belirtisi yoksa, gerekli gıda takviyesi yapılmışsa hareket etmek de vücut ısısını arttırır.
Akut Hipotermi
Soğuk suya düşmek, çok soğuk havada yağmur altında giysilerin ıslanması aniden çok büyük miktarlarda ısı kaybına neden olur. Kronik hipotermide geçerli mekanizmalar bu miktarda ısı kaybını önlemek için yetersiz kalır. Soğuma oranını belirleyen vücut büyüklüğü, su içindeki aktivitesi, giyilen koruyucu giysi gibi birçok değişken vardır. Genel olarak, en şiddetli senaryoda; kişinin ince giysilerle buzlu suya düştüğü durumda 1 saat 15 dakika içinde öldürücü derecede soğuyacağı öngörülmüştür.
Soğuma en hızlı kurbanın nehirde yüzmeye veya su üstünde durmaya çalışması, dalgalı denizde kalması gibi durumlarda olur. İç hipotermi tam anlamıyla gelişmese dahi, kas dokularının soğuması gerçekleşebilir. Elleri ve ayakları kullanmada koordinasyon bozuklukları oluşabilir. Bu nedenle kurbanın hayatını kaybetme sebebi her zaman hipotermi olmayabilir.
Kişi ölmesi beklenen sürenin (1 saat 15 dakika) yarısından daha uzun süre suda kalmışsa, bu kişi ileri derecede akut hipotermidir.
1980 yılında, gemileri sürüklenen 16 Danimarkalı denizci suya atlamak zorunda kaldılar. Kurtarma teknesi bulundukları yere gelene kadar 1,5 saat suda kaldılar. Kazazedelere yanaşan tekne denize kargo ağı sarkıttı. Denizde 1,5 saat kalan adamlar kendi imkanlarıyla ağdan tırmanmayı başarıp güverteye çıktılar. Gemi mutfağına inen ve ilk iş kurulanmaları ve sıcak sıvı alıp ısınmaları gerekirken, doğrudan yemek yemeye çalışan denizcilerin her biri hipotermiden öldü.
Akut Hipotermiye Müdahale
Yukarıdaki örnekteki talihsiz denizcilerin ortada dolaşmalarına izin verilmemeliydi. Kendi başlarına hareket etmeleri el ve ayaklarındaki soğumuş kaslara yüklü miktarda kanın gitmesine, böylece iç sıcaklıklarının daha da düşmesine neden olmuştur.
Bu tip hastaları kendi başlarına uyku tulumuna yerleştirip ısınmalarını beklemek de gerçekçi bir yaklaşım değildir. İç sıcaklığın yükseltilmesi mutlaka harici bir ısı kaynağı ile desteklenmelidir. Aksi taktirde kaybettikleri büyük miktardaki ısı nedeniyle oluşan iç sıcaklıklarının düşüşü devam ederek, ölümcül boyutlara ulaşacaktır.
Akut hipotermide hasta imkan varsa sıcak su küvetine sokulmalıdır. Arazide çoğu zaman bu mümkün olmayacağı için uyku tulumunda iki kişinin arasında ısıtma, sarılarak ısıtma, imkan varsa büyük ateş yakarak ısıtma gibi yöntemler denenmelidir.
merhaba yazın denizde hipotermi geçirme riski var mıdır?
yazın Antalya’da deniz suyu sıcaklığı kıyıda 28 dereceyi geçiyor. Ortalama vücut sıcaklığı 36.5 – 37.5 arasında olduğuna göre, uzun süre su yüzeyinde kalınırsa vücut ısısı hızla düşecektir. Yukarıdaki tabloda birkaç derecelik düşüşün bile tehlike yarattığı anlatılıyor. Suyun 30 derece olduğunu farzetsek dahi uzun süre suda kalındığında vücut sıcaklığı deniz suyu sıcaklığında eşitlenirse en basitinden kas kasılması, bilinç kaybı başlayacaktır (yukarıdaki tabloya bakın).