Doğada zor şartlarla mücadele etmek, kaybolunca hayatta kalmak, yalnızca doğa sporlarıyla uğraşanların kaderi değil. Bu zor durumdan kurtulmak için illaki doğa sporcusu olmanız gerekmiyor. Bugünkü yazıda, doğada kaybolduğunuzda nasıl hareket etmeniz gerektiğini anlatacağız.
Aynı dış ortam koşullarını paylaşan bazı insanlar daha az, bazıları da çok üşür. Pehlivan yapılı, iri yarı bir adam soğukta tir tir titrerken, normal vücut ölçülerine sahip bir başkası hiç üşümeyebilir. Soğuk havalarda üşümeyi etkileyen unsurlar şunlardır. Bunlar, yaş, cinsiyet, kilo, metabolik bozukluklar, damar hastalıkları ve giyim kuşamdır.
Birçoğumuz doğa temalı filmleri izlerken kendimizi kaptırıp, filmlerdeki sahnelerin kurguya dayalı olduğunu unutuyor ve burada tanık olduğumuz bilgileri mutlak doğru olarak kabul ediyoruz. Bugünkü yazıda sıkça tekrarlanan hayatta kalma yanlışlarını bulup, doğruları paylaşacağız.
En sağlıklı insanlar bile aşırı sıcak ortamlarda 3 ila 5 günden fazla susuz kalmaya dayanamazlar. Bu süre hareket etmemeniz koşuluyla veya serin havalarda daha da uzayabilir. Serin mevsimde ilk önceliğiniz barınak ve ısı kaynağı bulmak olmalıdır. Kavurucu sıcaklarda ise önceliğiniz su kaynağı aramaktır.
Doğada hayatta kalma söz konusu olduğunda, açlık ve susuzluğa kimin ne kadar dayanabileceği kişiden kişiye ve o an içinde bulunduğu koşullara göre değişen bir durumdur. Kısaca özetlemek gerekirse; metabolizmayı yavaşlatarak (asgari düzeyde hareket ederek veya hiç etmeyerek) en az 3 hafta boyunca aç kalabileceğimizi söyleyebiliriz. Susuzluk ise açlığa kıyasla daha tehlikeli bir sorundur. Susuzluğa birkaç gün dayanabiliriz. Susuz kaldığımız üçüncü günden itibaren vücut fonksiyonları hızla çöker. Yedinci günden itibaren acil tıbbi müdahalede bulunulmazsa ölümle sonuçlanır.
Bir zamanlar “Outdoor Dergisi” isimli aylık bir dergi yayınlanmıştı. Çok kısa süreliğine yayın hayatına devam eden bu dergiden geriye “Hayatta Kalma El Kitabı” kaldı. Kitabı PDF formatında indirebilir, canınız sıkıldıkça çevrimdışı da göz gezdirebilirsiniz.