Yazì TDF sitesinden alinmistir.
10 Ağustos 2018 Cuma
Saat 08.30’da Trabzon KTÜ Yerleşkesinde Tırmanışa katılacak olan 11 kişilik ekibimiz toplandı. Burada TDF Başkanı Ersan Başar ve TDF Yönetim Kurulu Üyesi Sercan Erol tarafından güzel dileklerle yolcu edildik. Bu ekibe Gürcistan’da Tunç Fındık ve Efe Can da katılacak toplam 13 kişilik bir takım olacaktık. Gürcistan sınırına kadar bir Türk minibüsü ile sınırdan Svaneti Bölgesinde bulunan Mestia Kasabası’na kadar bir Gürcü minibüsü ile yolculuk yaptık.
Trabzon’dan Mestia’ya kadar Dağcılık 31 yaklaşık olarak 12 saat süren yolculuğumuz güzeldi, keyifliydi. Çünkü yol boyunca manzara çok etkileyici ve görsel bir güzellik sunuyordu. Yemyeşil otlaklar, yeşillikler arasında tek ya da iki katlı evler, sık ormanlarla kaplı dağlar, dağlardan aşağı inen dereler, bu derelerin karıştığı büyük akarsular, akarsuların önü kesilerek oluşturulan baraj gölleri…
Birçok köy, kasaba ve şehirden geçerek Gürcistan’ın kuzey bölgesinde bulunan ve Rus sınırına yakın olan Mestia Kasabası’na ulaştığımızda saatler yerel saatle 20.20’yi gösteriyordu ve hava kararmıştı. Gürcistan saati Türkiye’den 1 saat ileriydi. Manonis Gaste House (Pansiyon)’da yerimiz ayırtılmıştı. Burada Tunç Fındık ve Efe Can bizi karşıladı. Onlar da Ushba Tırmanışı için önceden buraya gelmişlerdi. Yorgunduk, odalarımıza geçerek yerleştik ve duşlarımızı alarak rahatladık. Pansiyonumuz çok temizdi, üçer kişilik odalar, ortak banyo, WC ve mutfak bulunuyordu. Biraz sohbetin ardından dinlenmek üzere odalarımıza çekildik.
11 Ağustos 2018 Cumartesi
Sabah erkenden kalkarak kahvaltımızı yaptıktan sonra kısa bir şehir turu yaptığımızda buranın çok güzel bir kasaba olduğunu fark ettik. Özellikle Mestia’nın da içinde bulunduğu Svaneti bölgesi Gürcistan’ın en güzel ve en etkileyici bölümüymüş. Yemyeşil, şehrin içine kadar inen ormanlar, şırıl şırıl akan dereleri ile eşsiz bir güzellik sunuyordu. Saat 09.00 da önce Arama-Kurtarma Birimine bilgi verildi. Ayrıca Jandarma’dan da izin alındı. Daha sonra bizi Tetnuldi’nin patikasına kadar götürecek olan araçlarla hareket ettik. 2500 metre rakımda patikaya ulaştık.
Buradan kamp yükümüzü sırtlayarak patika boyunca tırmanışa başladık. Yaklaşık 3 saat süren bir yürüyüşün ardından küçük kaynak sularının bulunduğu ve Kaçkarlardaki Mezovit Yaylası’na benzeyen çayırlık bir alanda bulunan 3000 metre rakımdaki birinci kamp yerine ulaştık.
Burada çadırlarımızı kurarak manzarayı izledik. Hava yer yer bulutluydu. Tetnuldi ara sıra bulutların arasından başını çıkarıyor ve bizlere göz kırpıyordu. Bu durum bizleri fazlasıyla heyecanlandırıyordu. Saat 17.00’ye kadar hem manzarayı izledik hem de kendi aramızda sohbet ediyorduk. Klasik menümüz olan çorba ve makarna ile akşam yemeğimizi yedikten sonra çadırlarımıza çekildik. Yarın 3700 metredeki ikinci kamp alanına geçecektik.
12 Ağustos 2018 Pazar
Gece boyunca yağan yağmur hala yağıyordu ve biz çadırlarımızdan dışarı çıkamıyorduk. Bir gün fazladan opsiyonumuz vardı ve biz bir yandan zorunlu olarak bu opsiyonumuzu kullanırken; diğer yandan gelecek birkaç gün yağmur yağmaması için Tanrıya dua ediyorduk. Bütün gün aralıklarla sık sık yağan yağmur nedeniyle ikinci kampa hareket edemedik.
Bütün günümüz yemek, sohbet, gırgır ve şamatayla geçti. Gece boyunca birkaç kez çadırımızdan çıkarak hava durumunu kontrol ettim, hava açık görünüyordu, yıldızlar pırıl pırıl parlıyordu.
13 Ağustos 2018 Pazartesi
Sabah erkenden çadırlarımızdan çıkarak hava durumunu kontrol ettiğimizde; havanın zirve tarafında açık, ancak Karadeniz üzerinden gelen bir cephe ile batı tarafın hızla bulutlandığını gözlemledik. Beni bir korku almıştı. Ya bugün de yağış nedeniyle hareket edemezsek ne olacaktı. Olacak olan belliydi; Zaman opsiyonumuz kalmadığından dönecektik! Bunu düşünmek bile istemiyordum. Kahvaltının ardından liderimiz Tunç Fındık az sonra çadırlarımızı sökerek ikinci kampa hareket edeceğimizi söylediğinde sevincim tavan yapmıştı. Hızla çadırlarımızı söküp yola koyulduk.
Beş saatte ulaşılacağı söylenen 3700 metre rakımlı ikinci kamp alanına üç saat otuz dakikada oluştuk. Kamp alanımız bir buzul gölü kenarıydı. Herkes kendine uygun bir çadır yeri buldu ve kampımız kurulmuş oldu. Daha sonra kamptaki diğer dağcılarla tanışarak sohbet ettik. Çek Cumhuriyeti’nden, Polonya’dan, Rusya’dan, Almanya’dan, Hollanda’dan ve Ukrayna’dan dağcılar vardı. Saat 15.00’te grup liderimiz Tunç Fındık teknik bir toplantı yaptı ve saat 04.00’te zirveye hareket edeceğimizi söyledi. Ayrıca bu tırmanışın ciddi bir tırmanış olduğunu, çok dikkatli olmamız gerektiğini, ip birliğinde tırmanılacağını ve kazma krampon kullanılacağını da ekledi. Akşam yemeklerimizi yedikten sonra zirve çantalarımızı hazırladık ve erkenden uykuya geçtik.
14 Ağustos 2018 Salı
Saat 03.00’te kalktığımızda heyecanım doruktaydı. Gece boyunca doğru dürüst uyuyamamıştım. Bu sırada Bayram Çini dostum rahatsızlığı nedeniyle uyku tulumundan çıkamıyordu. Bu nedenle kampta kalmak istediğini ve tırmanışa katılamayacağını söylediğinde ısrar edemedik çünkü gerçekten risklere açık bir tırmanış yapacaktık. Saat tam 04.00’te Tunç Fındık liderliğinde tırmanışa başladık. Verilen ilk molada emniyet kemerlerimizi ve kramponlarımızı takarak ip birliğine girdik. İp birliğinde Sedat Karaçay, Nilgün Taşkın ve ben aynı ipteydik. Toplam 12 kişiydik.
Yoğun buzul çatlakları arasından kendimize yol buluyor ve dikkatle tırmanıyorduk. Zaman zaman eğim iyice artıyordu. Böyle yerlerde front point yöntemiyle tırmanıyorduk. Arada bir verdiğimiz kısa molaların ardından sürekli tırmanıyorduk. Tırmanış çok dikkat ve büyük efor gerektiriyordu. Yer yer buzul çatlakları arasından, yer yer çok tehlikeli kılçıklardan geçerek zirvenin hemen altına ulaştık.
Burada eğimi çok fazla olan bir kılçığa geldiğimizde kazmayla emniyet alarak Samet Yazıcı arkadaşımızı yukarı gönderdik. Samet yukardan kazmayla emniyetimizi aldı ve bizler pürsüğe girerek tek tek yukarı tırmandık. Burada tekrar ip birliğine girerek tırmanışımıza devam ettik. İyice yorulmuştuk ama zirveye de bir şey kalmamıştı.
Saat 11.10’da 4858 metre rakımlı Tetnuldi zirveye ulaştık. İnanılmaz mutluyduk. 7000’lik bir zirve yapmış kadar kendimizi mutlu hissediyorduk. Sarılarak birbirimizi kutladık ve bol bol fotoğraf çektik. Türk bayrağı, Atatürklü Türk bayrağı, TDF flaması ve kendi kulüplerimizin flamalarını açtık. Tetnuldi zirvesinden görünen 360 derecelik manzara muhteşemdi. Elbruz ve Ushba tüm çıplaklığıyla bir el tutumu uzaklığındaydı. Bir dağa aşık olunabilirse; ben Tetnuldi’ye öyle aşık oldum. Saat 11.45’te dönüşe geçtik. Kamp alanına ulaştığımızda saat 17.00’yi gösteriyordu. Çok yorgunduk, bu geceyi de 3700 metrelik kamp alanında geçirecektik.
15 Ağustos 2018 Çarşamba
Kahvaltının ardından çadırlarımızı sökerek inişe başladık. 3000 metre rakımlı birinci kampta verdiğimiz kısa molanın ardından yürüyüşümüze devam ederek bizi karşılayan araçlara ulaştık. Sırt çantalarımızı araçlara yükleyerek Mestia Kasabası’ndaki pansiyonumuza vardık. Odalarımıza yerleşerek duşlarımızı aldık ve akşam yemeği için çarşıya indik.
16 Ağustos 2018 Perşembe
Sabah kahvaltısının ardından bizi Türkiye sınırına götürecek olan minibüse binerek yola çıktığımızda saat 09.00 idi. Uzun bir yolculuğun ardından saat 16.00 gibi Türkiye’ye giriş yaptık. Trabzon’da dostlarla vedalaşarak Ereğli’ye doğru hareket ettim. Bu faaliyeti planlayan ve başarıyla sonuçlandıran Türkiye Dağcılık Federasyonu’na teşekkür ediyorum.