Eski kar (kar-buz, firn) içinde, kar kristallerinin buz tanelerine başkalaşımı tamamlanmıştır. Buz taneleri de kar – buzlaşma (firn- fikasyon) olarak bilinen işlemle buzul buzuna dönüşmüştür. Taneler arasındaki hava boşlukları birbirinden ayrılıp kütle hava geçirmez duruma gelince, kar buz buzul buzuna dönüşmüş olur.
Buzul buzunun bir kısmı, her baharda erimeyle buza yayılan ve halen eksi derecelerdeki buzulun alt tabakalarında yeniden donan erime sularıyla oluşur. Bu yeniden donan erime suyu, kar buz (firn) içindeki buz tabakalarını meydana getirir. Böylece zaman içinde bütünleşme ve başkalaşım sonucunda tüm bir kar buz alanı buzul buzuna dönüşürken, içinde şekilsiz buz kütleleri de olur.
Buzul buzu oluşunca başkalaşım bitmez. Kristal değişiklikleri yoluyla, buz tanelerinin bazıları komşu taneleri de yutarak büyümeye devam eder ve zaman içinde buz kristallerinin ortalama boyutu büyür. Buzun tükenme noktasına ulaşmasının yüzyıllar aldığı büyük buzullarda çapı 30 cm’yi geçen, sadece nokta gibi kar taneciklerinden gelişip büyümüş dev örneklere rastlanabilmektedir.
Basit bir vadi türü dağ buzulunun doğuşunu zihnimizde canlandırabiliriz. Kuzey yarım kürede, üzerinde hiç buzulu olmayan bir dağ hayal edin. Şimdi de, iklim değişiklikleri sebebiyle bu dağın kuzeye bakan yamacında, yıldan yıla daha fazla karın korunaklı bir yerde biriktiğini düşünelim. Başlangıçtan itibaren, kar vadiye doğru sürünme denilen çok yavaş bir hareketle akmaya başlayacaktır. Her yıl yeni kar tabakaları eklenecek, kar – buz kütlesi derinleşip büyüyecek, hareket eden kar miktarı artacaktır. Sürünerek akan kar, toprak ve kayaları sökerken, kar alanının alt ve çevresindeki erime, yeniden donma ve su akması çevreye etki edecektir. Sonuçta bu ufak çaplı erozyon, kışın yağan karların daha da derin yığılabileceği çöküntülerin oluşumuna yol açacaktır. Kar derinliği 30 metre veya benzeri bir derinliği bulunca, kar – buzun kalın üst tabakasının artan baskısı altında, alt tabakalar buzul buzuna dönüşecektir. Böylece buzul ortaya çıkmış olur.
Şiddetli kış kar yağışlarının devamlı beslenmesiyle buzul vadiye doğru bir buz nehri olarak akacaktır. Bu alçalmanın bir yerinde, buzul artık yeni karın birikemeyeceği kadar alçak ve ılık bir noktaya erişince, buzul buzu erimeye başlar. Böylece buzul alt sınırına varmış olur.
Buzullar çok az hareket eden durgun kütlelerden, her yıl yükseklerden alçaklara dev buz kütleleri taşıyan ve şiddetle akan buz nehirlerine kadar farklılıklar gösterebilir. Daha ılık iklimlerdeki buzullar hem iç bozulma hem de yataklarında kaymayla akarlar. Buzulun ilerleme hızındaki fark, bir nehrin akışına benzetilebilir: orta ve yüzeyde daha hızlı, kayadan oluşan yatağın sürtündüğü alt ve yanlarda daha yavaş. Küçük kutup buzulları, ılık iklimlerdeki akrabalarına göre büyük farklılık sergiler çünkü bunlarda erime olmadığından yataklarında donmuşlardır ve sadece iç bozulmalarla hareket edebilir. Kutup buzulları akan buz yığıntılarına benzerken, ılık iklim buzulları parçalanmış buz nehirlerini andırmaktadırlar.
Buzul Çatlakları
Buzul çatlakları buzulların önemli nitelikleridir. Bunlar, buz dayanabileceğinden daha fazla bir güce rastlayınca üzerinde oluşan kırıklardır. Buzul yüzeyinde, buzun oluşmaya başladığı yerde, buz birçok zayıfça tutunmuş kristaller ve ince bozukluklarla doludur. Çok hızlı gerilip bükülünce cam gibi kırılgan bir tarzda çatlar. Sonuç buzul çatlağıdır.
Buzul çatlakları tipik olarak 25 – 30 metre derinliktedir. Bundan daha derin kısımlarda buz tabakaları güçlenir ve gittikçe daha büyük, birbirine iyi tutunan kristaller içerirler. Baskı sonucunda bu en derinde gömülen buz ayrılırken, üstteki baskı nedeniyle daha da sıkışır ve kalın, ağdalı bal gibi akıp şeklini kaybeder. Yüksek irtifa veya kutup bölgeleri gibi daha soğuk iklimdeki buzullarda çatlaklar daha derin olabilir çünkü daha soğuk buz daha kırılgandır ve daha kolay yarılır.
Ilık bölgelerdeki buzullarda daha az derin ama daha çok sayıda çatlak vardır çünkü bu tür iklimlerdeki buzullar genelde daha hızlı hareket eder. Buzullar, buzulun dik bir yerden döküldüğü yerlerde (icefall) olduğu gibi çok daha hızlı ilerleyince aşırı kırılma oluşur. Birçok çatlak birbirine birleşir ve sonuçta ortaya serak adı verilen, ayrı kalmış buz kuleleri çıkar.
Buz Çığları
Askı buzulları, buzulun dikleştiği bölgeler (icefall) veya bir buzulun serak kaplı herhangi bir yeri, buz çığları yaratmaya uygun yerlerdir. Buz çığları buzulun hareketi, ısı ve serakların konumu dolayısıyla oluşabilirler. Ilık, alçak irtifada yer alan buzullarda buzulun altından fazla erime suyu akıp ilerlemesinin arttığı dönemler olan yaz sonu ve sonbahar başlangıcında buz çığlarına en sık şekilde rastlanır. Yüksek irtifada ve soğuk iklimlerde yer alan, kaya yatağına donmuş buzulların çığ hareketlerinin ise böyle bir mevsimi yoktur.
Buz çığları için günün en hareketli vaktinin hangisi olduğu konusunda farklı görüşler vardır. Arazide gözlem yapanlar, buz çığlarının en sık olarak öğleden sonraları olduğu fikrindedirler. Bu, karla kaplı bir serak bölgesinde günün ısısı ile seraklara kar çığı düşmesi ve bunların devrilip buz çığı yaratması şeklinde mümkün olabilir. Ancak, bilim adamları sabahın erken saatlerinde buzun en soğuk ve kırılgan olduğu zamanlarda hareketliliğin arttığını belirlemişlerdir. Sıklıkları değişse bile, buz çığları yılın her vaktinde ve günün ya da gecenin her saatinde düşebilir.
Bu siteyi bu yüzden seviyorum işte!
iş yerini kapadım. kriz geçene kadar açacağımı zannetmiyorum. e bu da haliyle siteye yaradı :))