İnce su tanecikleri de kar kristallerinin büyümesine katkıda bulunur. Genelde kristaller altıgen şeklinde olsalar da, boyut ve şekil farklılıkları sonsuzdur ve bunlara plakalar, kolonlar ve iğneler dahildir. Bu şekiller, hava ısısı ve su buharı miktarına göre değişir.
Bir kar kristali, değişik ısı ve su buharı koşulları içeren hava kütleleri arasından düşerken, daha karmaşık veya birleşik çeşitler oluşabilir. Donmaya yakın ısıdaki havadan geçen kristaller, bir araya gelip yapışınca kar tanelerini oluşturur, içinde su damlacıkları içeren havadan düşen kar kristallerine su damlacıklarının donmasıyla graupel (yumuşak dolu) olarak bilinen yuvarlak kar parçacıkları oluşur.
Yeni yağan karın yoğunluğu hava koşullarına bağlıdır. Aşırı soğuk ve çok durgun koşullarda en az yoğunluktaki kar (hafif ve kuru) yağar. Aşırı düşük ısılarda yeni kar ince, taneli ve biraz daha yoğundur. Genel bir kural olarak ısı arttıkça, kar yoğunlaşır (ağır ve ıslak olur), ancak bu yoğunluk -7 C’den O C’a kadar çok farklıdır. En büyük yoğunluk donmaya yakın ısıda düşen iğne kristallerde görülür. Yeni yağan kardaki su oranı yüzde birden, yüzde otuza kadar değişebilir ve dağlardaki karın ortalama su oranı yüzde 7 ila 10’dur. Şiddetli rüzgar düşen kristalleri bir araya yığıp yoğun, ince taneli kar yarattığı için, rüzgar da kar yoğunluğunu etkileyecektir. Rüzgar şiddeti arttıkça kar yoğunluğu da artar.
Kar Örtüsünün Yüzey Şekilleri
Rüzgar, ısı, güneş, donma – erime çevrimi ve yağmurdan etkilenen kar ve buz, sonsuz bir yüzey değişimi yaşar.
Kar Durumu ve Karda Seyahate Etkileriye Tehlikeleri
Rüzgârla donan ıslak kar (rime): Hemen yer seviyesinde oluşan bir kar türüdür. Su damlacıklarının ağaçlar, kayalar ve rüzgâra maruz kalan diğer objeler üzerinde donmasıyla oluşan donuk beyaz renkli yoğun artıktır. Bu tür kar rüzgâr yönünde birikir.
Şekil olarak geniş, tüyümsü çıkıntılar veya sadece sağlam bir kabuk yaratabilir ama normal kristal oluşumu yoktur.
Donuk buhar (hoarfrost): Bu da yer seviyesinde oluşan bir diğer kar türüdür. Rüzgârla donan karın tersine, donuk buhar belirgin kristal şekilleri sergiler: yaprak, çanak ve kıvrık şekiller gibi. Bu tür kar, atmosferdeki buharın doğrudan katı hale dönüşmesi olan süblimleşme olayı ile katı cisimler üzerinde oluşur.
Karın üzerinde oluşursa yüzey donuğu olur ve genellikle soğuk, açık gecelerde ortaya çıkar. Kristallere güneş ışığında bakılınca kırılgan, tüylü ve parıl parıl oldukları görülecektir. Yüzeyde bu tür kalın bir donuk örtüsü varken eğlenceli kırılma sesleriyle birlikte hızlı, mükemmel kayak yapılabilir.
Toz kar: Hafif tüy gibi olan yeni yağmış kar için kullandan yaygın isimdir. Ancak toz kar daha isabetli şekilde, tüylü bir kristalin girinti ve çıkıntılarındaki büyük ısı farkları nedeniyle yapışma özelliklerinin bir kısmım kaybetmiş olan yeni kar olarak tanımlanabilir. Değişme uğramış kar gevşek ve toz haldedir; yamaç aşağı kayağa uygundur ve kuru – gevşek kar çığlarına yol açabilir, içinde çoğunlukla hava tuttuğu ve üstüne ağırlık binerse içine batacağı için, toz karda yürümek ve tırmanmak zor olur.
Mısır kar: Bahar başındaki erime döneminin başlamasıyla gelen iyi hava dönemi sonucunda kar yüzeyinde oluşan iri, yuvarlak kristallere genellikle mısır kar denilir. Kristaller karın her gün eriyip yeniden donması sonucunda oluşur.
Gece donduktan sonra gündüz açılan mısır kar, kayak ve ayak izi açarak yürümek için çok iyi zemin yaratır. Erimenin devam ettiği günün devamında, bu tür karda yürümek batak bir hal alır. Öğleden sonra ise, eriyen karın suyunun alttaki tabakaları ıslatıp kayganlaştırmasıyla ıslak kar çığları oluşabilir. Özellikle kayak, snowboard veya kar motosikletleri ve ayakta kayma yordamlarıyla kara baskı verilirse, bu ihtimal artacaktır.
Çürük kar: Bu tür kar, üstte kalan sert kar tabakalarının altında yer alan yumuşak ıslak kar tabakalarıyla karakterize olan bir bahar koşuludur. En kötü şeklinde bir kayakçının ağırlığını bile tutamaz. Sabahleyin iyi bahar kayağı koşulları yaratan kar, öğleden sonra çürük kara dönüşebilir. Altta kalan donuk karın ıslanıp sahip olduğu zaten kısıtlı gücü de yitirmesiyle çürük kar oluşur. Bunun sonucunda, ıslak kar veya tabaka kar çığları ortaya çıkacaktır. Erciyes dağı gibi, karasal iklime sahip bölgeler bu tür karı oluşturur. Güney kıyılarımızda yer alan dağlar gibi deniz iklimi olan yerlerde, genelde derin ve yoğun bir kar tabakası olduğu için çürük kar koşullarına rastlama ihtimali daha azdır.
Karda erimeyle oluşan kabuk türleri: Kar yüzeyindeki erime sonucu oluşan suyun yeniden donarak kar kristallerini birbirine tutunan bir tabaka haline getirmesiyle, karın üzerinde sert bir tabaka oluşur.
Güneş ile oluşan kar kabuğu: Bu, erimeyle oluşan kabukların en sık rastlananıdır. Bu tür kabuk oluşturabilecek ısılar, güneşin yanı sıra ılık hava ve kar yüzeyinde yoğunlaşmayla da olabilir. Kışın ve bahar başında, kardaki kabuğun kalınlığı genellikle erimenin olduğu tabakayla belirlidir. Bu tür kar genelde basınca kırılıp içine gömülecek kadar incedir ve kayak veya yürüyüşü zorlaştırır. Bahar sonu ve yaz dönemlerinde kar örtüsü su içerdiği için, bu tür kabukların (ortalama 10 cm’den incedir) kalınlığı gecenin ne kadar soğuk olduğuna göre değişir.
Yağmur ile oluşan kar kabuğu: Bir diğer tür kar kabuğudur; yağmur suyu kar tabakalarından süzülünce oluşur. Yağmur suyu kardan süzülürken genelde belirgin yolları izler ve donduktan sonra kar kabuğunu alttaki tabakalara tutturan parmaksı yapılar oluşturur. Bu özellik sayesinde kar örtüsü çığa dayanıklı hale gelir ve dayanıklı yürüme yüzeyleri oluşturur. Özellikle, yükseklerde bile yağmurun sık görüldüğü kıyıya yakın dağlık bölgelerde buna rastlanır. Donup parlak bir hal almış kabuklar çok kaygan ve tehlikeli olabilir.
Rüzgâr ile tabakalaşan yığma kar (wind- slab): Yüzeydeki kar tabakaları rüzgarla bozulduktan sonra kar zaman içinde sertleşir.
Rüzgarla kırılan kar kristallerinin kırıntıları, yığıldıkları yerlerde bütünleşerek bu işlemi hızlandırırlar. Özellikle su buharı yoğunlaşması varsa, rüzgar ısı sağlar ve sertleşme işlemi bütünleşir. Erimeye yol açabilecek kadar ısı olmasa bile bozuk yüzey tabakaları önce ısınacak, sonra da rüzgar durunca soğumayla başkalaşım sertleşmesi artacaktır. Sert yığma kar üzerinde ilerlemek genelde hızlı ve kolaydır ama yığma kar tabakaları uzun ve ilerleyen çatlaklarla kırılır ve altta zayıf tabakalar varsa, siz üzerinden geçince çığ düşebilir.
Yüzey buzu (firnspiegel): Baharda veya yaz aylarında kar yüzeyinde bazen görülen ince, saydam buza denir. Yamaç açısı ve ışık şartları uygun olursa, bunun yansımasıyla “buzul yangın” olarak bilinen parlama oluşur.
Kar yüzeyinde dondurucu ısılar varken güneş ışınımının karı delip alt tabakalarda erimeye yol açmasıyla yüzey buzu oluşur. Oluştuktan sonra, bu tabaka bir sera etkisi yaratır ve yüzeydeki saydam buz tabakası donuk kalırken alttaki karın erimesi devam eder. Yüzey buzu genelde kağıt inceliğinde ve oldukça kırılgandır. Erimeyle oluşan kabukların tersine, ilerlerken yüzey buzunu kırmak pek rahatsızlık vermez.
Verglas: Kayada donan suyun oluşturduğu ince, saydam bir buz tabakasıdır. Yazın veya baharda yüksek irtifalarda, erimeyi izleyen donmalar sonucu sıklıkla karşılaşılan bir olaydır. Su, yağmur veya eriyen kardan kaynaklanmaktadır.
Verglas, donma noktasına yaklaşmış yağmur damlalarının açıktaki cisimlere düşmesiyle de oluşur (“donan yağmur” olarak da bilinir). Verglas kaygan yüzeyler yaratır ve kışın karayollarında rastlanan “kara buz” gibi, tırmanırken anlaşılması zor olur.
Güneş Çanakları: Bunlar, derinlik olarak 2.5 cm’den 60 cm’ye veya daha fazlasına kadar büyüyebilir. Derinlikleri, irtifada arttıkça ve güneş ışınımının şiddetli havanın daha da kuru olduğu azalan boylamlara gidildikçe artar.
Her çanağın kenarlarında, güneşin ısıttığı su molekülleri kar yüzeyinden buharlaşır. Çukur kısımlarda güneş ısısıyla serbest kalan su molekülleri, erimeyi arttıran bir sıvı tabakası yaratır. Buharlaşma için gereken ısının sadece yedide biriyle erime oluştuğu için, çukurdaki kısımlar kenarların buharlaşmasından çok daha hızla eriyip oyuklaşır. Çukur içindeki koyu renkli toz toprak güneş ısısını çekince çukurlar daha da derin olur. Kuzey yarımkürenin güney (güneşe bakan) taraflarındaki güneş çukurları çok daha hızlı eridiğinden dolayı, güneş çanağı oluşumu devamlı olarak kuzey yöne ilerleyecektir.
Ilık ve nemli esen rüzgarlar, hem kenar hem de çukurlardaki erimeyi hızlandırarak güneş çanaklarını bozar. Sis, rüzgar ve yağmur içeren uzun bir yaz fırtınası genelde tüm güneş çanağı oluşumlarını silse de, kuru ve iyi havanın dönmesiyle bunlar yeniden oluşmaya başlayacaktır.
Gece havanın soğumasıyla sert ve donuk hale gelen bu oluşumlar üzerinden kayarken kenarlarda durmak kolay olur. Güneş çanaklı yüzeylerin düzensizliği yamaç yukarı ilerlemeyi biraz uğraştırıcı kılsa da, yamaç aşağı inmeyi her oyuğa basarak inmek yöntemiyle biraz daha kolaylaştırır.
Sivri kar (nieve penitentes): Güneş çanakları büyürlerse sivri kar oluşturur. Güneş çanakları birleşip, arada oluklar ve boşluklar meydana getirir. Güneş çanağı oluşumuna yol açan, ışınım ve atmosfer koşullarının hakim olduğu düşük boylam ve yüksek irtifalardaki karlı alanlara has oluşumlardır.
Himalaya ve And Dağları’nın yüksek zirvelerinde, sivri kar oluşumları bir metre kadar yüksekliğe ulaşabildikleri için dağda ilerlemeyi çok zorlaştırır. Sivri kolonlar genelde güneşin gün ortasında olduğu konuma doğru uzanır.
Erime kanalları: Baharda erime başlayınca suyun akmasıyla oluşan erime kanalları, kar alanlarında ortaya çıkar. Ancak esas erime kar yüzeyinde değil içinde olur. Yüzeydeki kar eridikçe oluşan su aşağılara süzülür. Geçirgen olmayan tabakalara varınca yön değiştirir veya çok geçirgen tabakalara rastlayınca bunlara sızar. Suyun büyük kısmı da alttaki yer kabuğuna ulaşır. Kar içinden akan su, sıklıkla yüzeyde oluşan çatallanmış kanal oluşumlarını yaratır. Altta akan su kanalı çevresindeki karın daha hızla sertleşmesine yol açtığı için, buraları yüzeydeki çöküntülerle belirlenir. Bu çöküntülerde biriken toz toprak, güneş ışınımını çeker ve daha da fazla erimeye yol açarak çöküntüleri derinleştirir.
Eğimli bir yüzeyde erime kanalları yamaç aşağı olur ve kayarken dönmeyi zorlaştırabilecek paralel sırt oluşumları yaratır. Eğimsiz yüzeylerde, erime alanları çukur yüzeyler yaratır; bunlar güneş çanaklarına benzer ama daha yuvarlaktır. Çukur ve erime kanallarının var olması, kar örtüsüne çok miktarda suyun süzüldüğünü gösterir. Bu çukur ve kanallar donunca çığa karşı iyi bir sabitlenme belirtisi olabilir. Ancak bunlar yeni oluşuyorlarsa ve sıvı haldeki suyla halen yumuşaklarsa, alttaki zayıf bir tabakaya süzülen erime suyu karın dengesini bozarak çığ yaratabilir.
Dalga kar (sastrugi): Rüzgarın kuru karın yüzeyini aşındırmasıyla, kar küçük tepecik ve bozuk şekiller gibi farklı aşınma formlarına girebilir. Rüzgara tamamen açık ağaçsız kutup bölgeleri ve yüksek sırtlarda, bu nitelikler daha da büyük boyut kazanır. Bunların çoğu dalgayı andıran, sivri kenarları rüzgar yönüne dönük, sastrugi olarak bilinen şekillerdir.
Sert, yol vermez ve yükseldiği 1 metreye ulaşan bir dalga kar alanı ilerlemeyi çok zorlaştırabilir. Niteliksiz kar platolarında esen şiddetli rüzgarlar da, kum çöllerinde rastlanan hilal şekilli kum tepelerine benzer tepecikler oluşturur. Özellikle her birinin arasında kayalık veya buzlu zemin ortaya çıkmışsa, bu sert düzensiz nitelikler ilerlemeyi çok güçleştirir.
Korniş: Bunlar sırt veya diğer niteliklerin rüzgar tersi yönünde kalan kar birikintileridir. İnsanlar veya doğal sebeplerden dolayı kopup düşebilecek dengesiz bir kütleler tarzında negatifler oluşturduklarından dolayı, özellikle tehlike arz ederler.
Düşen kornişler tek başlarına yeterince tehlikelidir ama bir çığ da başlatabilir. Fırtına varsa, yağan kar korniş oluşumu için malzeme sağlar. Kornişler, rüzgarın estiği taraftaki karlı alanlardan süpürülen karla da oluşabilir. Genel bir kural olarak, kar fırtınaları sırasında oluşan kornişler sadece rüzgârla oluşan kornişlere göre daha yumuşaktır.
Kar Koşulu | İlerleme | Korunma | Tehlike |
---|---|---|---|
Rüzgârla donan kar (rime) | Kırılabilir. | ||
Donuk buhar | Kayak yapmak zevklidir. | Donuk buhar yüzey altında oluşursa çığ olasılığı olur. | |
Toz kar | Yürümek zor olur, ama iyi kayak yapılır. | İpler karı keser, kazmalar tutmaz kramponlar kar toplar, kar emniyetleri gömülü çanta vb. ile desteklenmelidir. | Potansiyel çığ tehlikesi vardır. |
Mısır kar | Sabah iyi yürünür, öğleden sonra iyi kayak yapılır. | Kar babaları tutmaları için geniş olmalıdır. | Çığ potansiyeli donuk haldeyken azdır ama su içeriği ve eriyince altta kalan tabakalara bağlıdır. |
Çürük kar | İlerlemek zordur. | Toz karın koruma ilkeleriyle aynıdır. | Potansiyel çığ tehlikesi vardır. |
Erimeyle oluşan kar kabuğu | Kırılabilir, inceyse ayağı sıkıştırabilir; kalınsa iyi yürünür; kayaklarda kenar basmak gerekir. | Krampon gerektirebilir. | Kaygandır. |
Rüzgâr ile oluşan yığma tabaka kar (windslab) | İyi yürünür. | Rüzgâr tersi yamaçlarda özellikle çığ tehlikesi vardır. | |
Yüzey buzu (firnspiegel) | Kırılabilir. | ||
Verglas | Kırılabilir, ayağı sıkıştırabilir. | Kaygandır. | |
Güneş çanakları | Düzensiz ama yürüme ve kayak iyi. | Az tehlikeli, genelde eski, oturmuş karda oluşur. | |
Sivri kar (nieve penitentes) | Aşması zordur. | İpler takılır. | Az tehlikeli, genelde eski, oturmuş karda oluşur. |
Erime kanalları | Düzensiz ama yürüme ve kayak iyi. | Alttaki tabakalara bağh çığ tehlikesi vardır. | |
Dalga kar (sastrugi) | Düzensiz ama yürüme ve kayak iyi. | İpler kesebilir. | Rüzgârın kar taşıması ve yığma kar potansiyelini belirtir; kayak kenarları takılır. |
Korniş | Aşması zor; kaçınılmalıdır. | İple emniyet almak gerekir. | Kırılıp düşebilir. |
Buzul çatlağı | Aşması zor; kar altında gizli olabilir; kaçınılmalıdır. | İpler takılır. | Gizliyse içine düşmek kolaydır. |
Serak | Aşması zordur; kaçınılmalıdır. | İpler takılır. | Aşın dengesizdir; felakete yol açabilecek şekilde devrilebilirler. |
Çığ düşmüş kulvarlar | Sert yüzey, iyi yürüyüş sağlar. | Kaygandır, üstte düşen çığın artığı veya yeni yağan kar yoksa çığdan göreceli olarak korunaklıdır. | |
Çığ kalıntısı | Aşması zordur. | Üstte düşen çığın artığı veya yeni yağan kar yoksa çığdan göreceli olarak korunaklıdır. |
KAR ÖRTÜSÜNÜN YAŞLANMASI
Yerdeki kar zamanla değişir. Kristaller başkalaşımla daha küçük ve basit şekillere dönerken, kar örtüsü de çekip oturur. Kar örtüsü zaman içinde devamlı değiştiği için, dağcılar hava durumu ve bölgedeki kar durumunun yakın geçmişini bilmeyi faydalı bulurlar.
Başkalaşım süreci kar yere düştüğünde başlar ve eriyene kadar sürer. Denge başkalaşımı sonucunda farklı şekillerdeki kar kristalleri birbirine benzer yuvarlak buz tanelerine dönüşür (eski kar da denir). Değişim oranında hem ısı, hem de basınç etkilidir. Karın içindeki ısı donmaya yakınsa (sıfır derece) değişim hızlı olur. Soğuk arttıkça değişim de yavaşlar ve -40 C civarı ısıda tamamen durur.
Eski bir kar tabakasının üzerine yağan yeni karın basıncı, tabaka içindeki değişimi hızlandırır. Eskiyen, yani en az bir yılını doldurup esas kristalleri buz tanelerine dönüşen kara “kar buz” (firn) denilir. Daha fazla değişimle, bu tür kar “buzul buzu”na dönüşecektir.
Su buharının kar örtüsünün bir yanından diğer bir yanına dikey olarak yayılması ve orijinal kardan farklı karakteristiklere sahip buz kristalleri şeklinde birikmesiyle başka bir tür başkalaşım olur. Bu kinetik hareket sonucunda çok yüzlü kristaller meydana gelir. işlem tamamlanınca kristaller katmanlı, kıvrık veya içi oyuk şekilli ve oldukça büyük olabilir. Islanınca çok yumuşayan ve ezilince tüm gücünü kaybeden kırılgan, yapılar oluşturur. Bu zayıf ve dengesiz kar, şeker kar olarak bilinir. Bunun oluşumu için gereken koşullar, karın derinliklerinde büyük ısı farklılıkları ve su buharının rahatça yayılması için yeterli hava boşluğudur. Bu koşullara da kış başında kar örtüsü sığ ve oturmamışken sıklıkla rastlanır.
Başkalaşım, ısı farklılıkları ve rüzgar dolayısıyla karın gücü devamlı değiştiği için kar gücündeki farklılıklar doğada çok geniş bir yelpazede olur. Rüzgarla sıkıştırılmış eski karın serdiği, yeni yağmış pamuk gibi toz kardan 50.000 kat fazla olabilir. Sertlikteki bir artış, daima rüzgarla yığılan kar veya mekanik olarak herhangi şekilde bozulmuş karla bağlantılıdır. Bu şekilde kar, şekli bozulduktan sonra birkaç saat boyunca zamanla sertleşme denilen işleme maruz kalmaktadır. Bu sertleşme yüzünden önceden açılmış bir kayak izi, ayak izi, hedik izi veya paletli kar aracı izinden ilerlemek sert ve rahat olur.
KAR ÇIĞLARININ OLUŞUMU
Kar şekillerindeki birçok birleşim çığa neden olabilir. Her kar fırtınasıyla yüzeyde yeni bir kar tabakası yığılmaktadır. Aynı fırtına içinde bile, rüzgar ve ısının değiştiği her zamanda farklı tür bir tabaka oluşmaktadır. Kar yığıldıktan sonra rüzgar gücü, ısı ve yer çekimi tabakaların özelliklerini değiştirmeye devam eder. Her tabaka birbirine benzer şekilli bir dizi kar kristalinden oluşmaktadır ve birbirlerine benzer şekilde tutunmuşlardır. Her tabaka ve her kristal dizisi farklı olduğundan dolayı, her biri değişik güçlere farklı şekilde tepki gösterecektir. Bu farklar ve karın özel karakteristikleri hakkında bilgi sahibi olmak, dağcıların çığları anlayıp onlardan kaçınmalarına yardımcı olabilir.
Kar çığları genellikle düşme şekillerine göre sınıflandırılabilir: gevşek kar çığları (bazen toz kar çığı da denir) bir noktadan başlayan çığlardır, tabaka kar çığları ise bloklar halinde düşerler. Tabaka kar çığları genelde daha büyüktür ve daha derin kar tabakaları olaya karışır. Ancak gevşek kar çığları da, özellikle ıslak ve ağırlarsa, kazazedeleri uçurum veya buzul çatlağı kenarlarında yakalarlarsa veya tabaka kar çığı veya serak düşmesi tetikleyebilecek şekildelerse çok tehlikeli olur.
Gevşek Kar Çığları
Gevşek kar çığları, yeni karın dik yamaçlarda birikip tutunma açışım kaybetmesiyle oluşur. Kar yamaçtan kayar, düşerken de daha fazla kar indirir. Güneş ve yağmurun özellikle yeni birikmiş kar kristalleri arasındaki tutunmayı zayıflatması, tek tek taneciklerin yuvarlanıp toz kar çığı başlatmasına yol açabilir. Bu çığlar kayak yapmak, bot üzerinde ayakta kaymak veya başka insan hareketleriyle de başlatılabilir.
Tabaka Kar Çığları
Tabaka kar çığları, yüzeyden kolayca tespit edilemeyecek derin ve zayıf kar tabakaları içerdikleri için anlaşılmaları daha zordur. Genellikle, derin ve zayıf bir tabaka veya zayıf bir ara katman, sert bir tabaka veya bir zemin tabakası arasında kalmıştır. Derinde yer alan bu zayıf tabaka, üstteki sert tabakamn sürtünmeyle tutunmasını azaltacak şekilde bozulursa çığ düşer.
Derindeki Zayıf Tabaka
Şeker kar ve yüzeyde oluşan donuk buharının (hoarfrost) kar alanda kalmış hali, en tehlikeli zayıf tabakalardır. Bunlar çok miktarda dikey güce dayanabilseler de çok az kırılma gücü içerir; oyun kartlarından yapılmış bir ev veya bir dizi domino gibi çökerler. Avnca bunlar kırılgan yapılarında hiçbir değişiklik olmaksızın haftalar ve aylarca kalır.
Yüzeyde oluşan donuk buharı, özellikle de rüzgardan korunaklı olan yerlerde tüm kar örtüsünde oluşabilir. Son yağan karla kapananıca da çığa yola açabilecek zayıf bir tabaka meydana getirecektir. Yüzeyde oluşan donuk buhar koşullarım izleyen ilk Artına serin, sakin koşullarda başlarsa en tehlikeli halini alacaktır.
Kış başının sığ karında, özellikle de kara iklimlerinde şeker kar en hızlı şekilde gelişse de, karda büyük ısı değişiklikleri olan her yer ve her zamanda ortaya çıkabilir. Isı ve bununla ilgili buhar basıncı değişiklikleri, moleküllerin kristaller arasındaki bağlar yerine yüzeylere ilerlemesine yol açtığı zaman karın zayıflaması başlar. Bu sebeple, olgunlaşmamış yüzey donuk buharı (katı, yüzeyli şekiller) da, olgunlaşmış şeker kar (açık, içi oyuk ve kıvrık şekiller) kadar zayıf olabilir.
Kar altında gömülü kalan yumuşak bir dolu veya kar örtüsü zayıflatıcı klasik bir tabaka oluşturur, çünkü dengesi bozulursa bilyeli yatak işlevi görüp üstteki tabakayı kaydıracaktır. Üstteki sert tabakayı çığa dönüştürebilecek diğer zayıflıklar arasında hafifçe yuvarlanmış yeni kar kristalleri ve tabak şekilli kristaller sayılabilir.
Üstteki Sert Tabaka
Kar örtüsünün zemine olan bağlantısı yeterince zayıflayınca, üstte kalan kar (tek veya birkaç tabaka olabilir) kaymaya başlar. Üstteki kar, kavma başlavınca biraz gerdim yaratabde- cek kadar birbirini tutmuşsa (yani bir sert tabaka durumundaysa) yamaç boyunca uzanan uzun çatlaklar ortaya çıkacakta. Bu çatlaklar sonucunda yamacın yan ve alt kısmı gibi geri kalan daha sağlam taraflarından kolayca ayrılan büyük, ağır kar blokları oluşur.
Rüzgârın yığdığı kırılgan kar tabakaları, en sık karşılaşılan sert tabakalardır. Rüzgâr, genelde karı sırtların rüzgâr tersi tarafına, büyük kısmı yamaç ortasına (tabaka ağalığının çoğu burada olduğu için en büyük çığ tehlikesi de buradadır) ve bir kısmı da yamaç kenarlarina olmak üzere yığar. Bu tür tabakalar çığ halinde kaymaya başladıklarında blok şekillerini korudukları için, aşağıya müthiş bir güçle düşerler.
Bir kürdan yığını gibi birikmiş iğne şekilli kristallerin oluşturduğu tabakalar ve birbirine kitlenmiş birçok kolu olan dendrit kristallerinden oluşan tabakalar da sık rastlanan rüzgâr tabakalarındandır ve bunlar çığ halinde düşmeye başlayınca, hızlı hareket eden toz kar çığlarına dönüşür.
Karın yağmurla sertleşmesi sonucu oluşan kalın tabakalar, zayıf tabakaları örter ve baharda erimeye başlayıncaya kadar pek çığa yol açamazlar. Diğer yandan, güneş eritmesiyle oluşan kar kabukları yağmurla oluşanlardan daha ince ve zayıftır; bir dizi tabaka arasında mevcut olabilir.
Üst tabakaları oluşturan kar alttaki tabakaya nazaran çok ılık veya ıslaksa, uygulanan basınç karşısında kırılmak yerine şekli bozulur ama yamaçta düşmeden kalır. Ama altta yer alan zayıf tabakalar hızla bozulur, ilk hareketlenme çok belirgin olursa bu ıslak ve bükülebilir tabaka bile düşebilir. Bu anlatılan senaryo, bahar aylarında altta kalan eski donuk buharı tabakalarının eriyip kardan süzülen tabakaya aşırı yük bindiren, çatlayıp düşmesini sağlayan bir bükülme hareketine yol açar. Bu olay kuru kar şartlarında da görülebilir.
Yüzeydeki kar kırılgansa ve birbirini tutmuş değilse, teknik açıdan bir tabaka sayılamaz ve zayıf tabakanın çökmesi sonucunda kar taneleri birbirine çökse bile çığ olmayabilir. Ancak, altta gömülü olan zayıf tabaka, şeker kar veya hafifçe yuvarlanmış dendrit veya tabak kristallerden oluşuyorsa, çöküntünün çok hızlı olması sonucunda en kırılgan kar tabakaları bile tabaka kar çığı halinde düşebilir.
Zemin Yapısı
Zemin yapısı çığ için ilk kayma yüzeyini sağlar. Sıkça görülen zemin yapılan eski kar yüzeylerinin pürüzsüz kabuk tabakaları, buzullar, kaya yüzeyleri ve otluklardır. Isı farklılıkları sonucu şeker kar oluşursa, bu pürüzsüz yüzeyler ve karın birleşimi daha da zayıflayacaktır. Eriyen kar suyu veya yağmur suyunun kardan süzüîmesiyle bu birleşim daha da zayıflar. Zemin tabakası eski şeker kar kalıntılarından da oluşabilir.
Çığı Başlatabilecek Unsurlar
İnsanlar çığ başlatabilecek etkin unsurlardır. Hediklerle yürürken ayaklarını kara vuran yürüşçüler ve özellikle keskin dönüşlerle inen kayakçılar, altta kalan zayıf tabakaları kolayca etkileyebilir. Kayakçı ve snowboardcuların hızlı iniş ve yan geçiş hareketleri hem gevşek kar çığlarını, hem de kırılgan ve hızh ilerleyen tabaka kar çığlarını harekete geçirebilir. Karı yararak dönen kayakçılar, snowboardcular ve botları üzerinde kayarak inen dağcılar ıslak toz ve ıslak tabaka kar çığlarını kolayca düşürebilirler. Özellikle altta gömülü zayıf tabaka şeker kar ise, hassas kristal yapısının bir domino taşı dizisi misali çökmesiyle çığ yamaç yukarıya doğru kırılma şeklinde düşebilir. Ağırlık ve titreşimleri dolayısıyla kar motosikletleri, motorsuz ilerlemenin çığ düşürmeyeceği yerlerde bile çığ düşürebilirler.
Fırtınalar da çığ sebebidir. Birçok tür kar altında gömülü tabaka (örneğin hafif yuvarlanmış ince dendrit ve tabağımsı kristal tabakalar) üstündeki yüzeye bir yük genişçe uygulandığında kırılır. Fırtınalar da bu şekilde yeni kar yığar. Depremler, kornişler ve serakların kopup düşmesi ve karla ilgili başka iç ve dış sebepler de önceden anlaşılması mümkün olmayan yer ve zamanlarda çığlara neden olur.
karın altından girip üstünden çıkmışsınız. çok faydalı bir yazı olmuş. teşekkürler.