Geçtiğimiz yıllarda çeşitli dağcılık kulüpleri, yürüyüş toplulukları ile birlikte faaliyetlere katılmaktan, birlikte vakit geçirmekten zevk almadığımı fark ettim. Bunun çeşitli nedenleri var. Bu mevzu hakkındaki düşüncelerimden ayrı bir yazıda bahsetmek daha doğru olur… Şimdilik dur-kalk-tek sıra gibi komutlardan, istemeseniz de içine çekildiğiniz “esas oğlan” çekişmesinden ve Dallas dizisini aratmayan entrikalardan kaçtığımı söylemem yeterli olur diye düşünüyorum.
Durum böyle olunca, doğaya tek başıma çıkmaya başladım ve gitgide bu durumdan daha çok zevk aldığımı fark ettim. Tek başına dağlarda olmanın tadına varınca, gereksiz ağırlıktan kurtulmaya ve solo malzemelere yönelmeye başladım.
Kaz tüyü uyku tulumuna terfi ettikten sonra, ilk hafif çadırım olan Ferrino Monster Lite 2‘yi satın aldım. Tencere, bardak, ocak, mat gibi malzemeleri de param yettikçe hafif olanlarla değiştirdim. Hazır gıda yerine kuru gıda tercih etmeye başladıktan sonra 1 haftalık kış faaliyetlere bile 45 litrelik Deuter Guide 45 (1.8 kg.) katılmaya başladım. Çok da hayati olmayan birkaç aksesuardan feragat ederek 45 litrelik çantanın içine dünya kadar malzeme sığdırmaya başladım.
İnsan bir konuda başarılı olunca, bu sefer o konudaki sınırları zorlamayı deniyor. 2.3 kiloluk 5 mevsim çadırı da hafifletmeliyim diye düşündüm. Ülkemizde satılan solo ürünler arasında pek de bir seçenek olmadığı için tek kişilik, 1100 gram ağırlığa sahip bivak-çadır Ferrino Bivy HL'yi satın aldım. Aslına bakarsanız yurt dışındaki seçenekler de düşünüldüğünde Bivy HL tam da aradığım özelliklerdeydi. Hafif, paket hacmi düşük, kolay kurulabilir ve tek kişiik.
Böylelikle, çantamı ağırlık bakımından 1 kilo 200 gram daha hafiflettim. En önemli kazancım, zaten dar olan çantamda ciddi ölçüde yer açılması oldu. Ferrino Bivy HL'nin paket ölçüleri 11 cm. x 35 cm. Çantanıza paketsiz yerleştirdiğinizde (çadırı, tulumu paketsiz taşırım) yarım litrelik pet şişe ne kadar yer kaplıyorsa Bivy HL de o kadar yer kaplıyor.
Ferrino'nun HL yani High Lab serisi firmanın en üst düzey ürün grubunu temsil ediyor. İtalya'nın Monte Rosa bölgesinde 3585 metrede kurulu High Lab laboratuvarında yeni ürünler test ediyorlar.
Ferrino Bivy HL elime ulaştığında neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Paket boyutu 500 ml.'lik pet şişeden biraz daha iri olan bu bivak-çadırla uyum gösterebilirsem amacıma ulaşmış olacaktım.
Dayanamayıp odamda kurmaya başladım.
İki adet aluminyum polü olan Bivy HL'nin kurulumu ilk defa kuruyor olmama rağmen 1 dakika kadar sürdü. Tek problem çadırı gerdirebilmek için çubukları saplayabileceğim yumuşak zeminin olmayışıydı. Bunu da gerdirme iplerini sandalye ve kapıya bağlayarak çözdüm.
Hemen, hevesle içine girip incelemeye başladım. Evet, daracık ve tabut gibiydi fakat paket boyutu ve ağırlığı buna değebilirdi.
3 gün sürecek bir faaliyette Ferrino Bivy HL'yi yeterince tanıyabileceğimi düşünerek, Perşembe akşamı teleferikle Sarıalan'a gittim. Çantam o kadar hafiflemişti ki, batak kara rağmen oldukça hızlı, yorulmadan ilerleyebiliyordum.
Sarıalan'dan başladığım gece yürüyüşünü ilk gece Kuşaklıkaya'da sonlandırdım. Soğuk fakat rüzgarsız pırıl pırıl bir geceydi. Kurulum evdeki gibi 1 dakika sürmese de 2 – 2,5 dakikada bivak hazır olmuştu.
İlk önce matı serdim. Üstüne tulumu serip biraz kabarmasını bekledim. Ceketimi çıkarıp bivağın içine attım. Bu adımları anlatmam biraz garip gelebilir, ancak aynı prosedürü sizin de takip etmeniz gerekecek.
Çantayı hemen bivağın girişine dayadım. En son aşama botları çıkarmaktı. Botları çıkarıp bivağın girişindeki kumaşa bastım. Botları tulumun her iki yanına koyduktan sonra çömeldim, ellerimi yere koydum ve bedenimi ileri iterek bivağın içine girmeye uğraştım.
İçeride yüzümle bivağın tavanı arasında 1 karış mesafe kaldı. Biraz debelenerek de olsa yerleşmeyi, tulumun içine girmeyi becerdim. Tulumun fermuarını çekip hemen uykuya daldım.
Sabah uyandığımda güneşli, mükemmel bir hava vardı. Akşamki prosedürü tersten uygulayarak kendimi dışarı attım. Bivağı, ısıttığım kahveyi içerek uzunca bir süre izledim. İlk gün için pek bir izlenim edinemedim. Bunda hemen uykuya dalmamın etkisi olmuştu sanırım.
Bivy HL'nin birkaç fotoğrafını çektikten sonra Küçük Zirve, ardından Büyük Zirve istikametine ilerleyişimi sürdürdüm. Büyük zirveye 800 metre kala, hava henüz aydınlıkken hakim bir tepeye bivağı kurmaya karar verdim. Kurulum rüzgar olmasına rağmen ilk günkü kadar kolaydı. Bu sefer 1,5 dakikada kurulumu gerçekleştirdim.
İlk gece kafamın altında yastık olmadığı için biraz rahatsız geçmişti. Bu sefer çantayı yastık niyetine kullanmak için içeri aldım. Geç uyandığım, kamp kurduğum noktaya erken vardığım için hiç uykum yoktu. Bir süre dışarıda dolandım durdum. Rüzgar sertleşince bivağa girdim.
Bir önceki gecenin aksine bu sefer zihnim açık olduğu için neler olduğunu daha iyi gözlemledim. Aslında kumaştan bir tabuta girmişim. Bugüne dek kapalı alanlarda kalmakla ilgili hiçbir sıkıntım olmadı, ancak Bivy HL'nin korkutucu derecede dar olduğunu belirtmeliyim.
Bildiğiniz mumya pozisyonunda, kollar her iki yanda hazır ol pozisyonunda saatlerce uyumaya çalıştım. Saat 16 sıralarında girdiğim bivakta iki saat kadar tavanı izledikten sonra, bu durum ciddi sıkıntı vermeye başladı. Hiçbir esneme hareketi yapamadığım için sırtım, kalçam, ayaklarım uyuşmaya başladı.
Bir ara popomun üstüne oturmayı, sıcak birşeyler hazırlamayı, sigara tüttürmeyi ve bacaklarımı esnetmeyi o kadar çok istedim ki… ama ne mümkün! Bivy HL kullanacaksanız, uyumak dışında, çadırda yapabildiğiniz herşeyi unutmanız gerekiyor.
İki saatin ardından sıkıntı bastı ve tulumun içinde terlemeye başladım. Bir de üstüne çişim gelmez mi! Dışarı çıkamıyorum. Fırtına olmasa da sert rüzgar var. Bivağı tam da sırta kurmuşum. Dışarı çıksam botları bivakta giymek mümkün değil. Çorapla dışarı çıkmak.. bot giymek..
“Ne yapsam”, “sabaha kadar dayanır mıyım” diye düşünürken, pet şişeyi yarıdan kesip içine işemeyi akıl ettim. Hafif yan dönerek pet şişeye işeyerek biraz rahatladım.
Altımdaki çorap ve pantolonu çıkarmak beni bir nebze rahatlatabilirdi. Ayak parmaklarımla zor da olsa diz altı çoraplarını çıkarmayı becerdim. Ancak pantolonu indirmek ne mümkün. Kalçamın altına kadar itebildiğim pantolon orada kaldı. Mücadele etmekten vazgeçtim. Sıkıntıdan ağlayasım geldi. Bu şekilde 4 saat mücadele ettikten sonra nihayet akşam 20 gibi uykuya daldım.
Sabah çok berbat biçimde uyandım. Tulum sıcak, dışarıda hava rüzgarlı, kımıldayamıyorum.. gene çiş gelmiş… Ters, yüzüstü dönerek bivağın kapısını açtım. Dirseklerimi kara koyup esneyerek biraz belimi rahatlattım.
Bivağın girişi mini bir balkon gibi, fakat orada tüp çalıştırsam bivakla birlikte yanarım. O denli ufak. Dışarıda rüzgar var. Kaldım mı ortada. Sıcak su bile kaynatamıyorum. Bir iki saat kadar daha uyudum.
Tekrar uyandığımda hava sakindi. Çoraplarla kendimi dışarı atıp işedim. Bivağın önüne çukur kazıp ocağı içine yerleştirdim. Bu sayede güç de olsa su kaynatmayı becerdim.
Normalde planım İnegöl istikametine 2 gece daha ilerlemek, köylere inmekti. Ancak gece o kadar sıkıntılı geçmişti ki… Aynı sıkıntıyı tekrar yaşamaya cesaret edemediğimden, biraz güneşlenip göller üzerinden Kestel'in Orhaniye köyüne inişe geçtim.
Sonuç
Belki Ferrino Bivy HL'yi kötüleyeceğimi düşünüyorsunuz. Hayır… bivağı o tarihten sonra bir daha kullanmadım. Sattım. Ancak kötü bir ürün değildi.
Bir kere alçak profili, malzeme kalitesi sayesinde hayal edebileceğiniz en kötü sert hava koşullarında bile içinde hayatta kalmanızı sağlayacağına eminim.
Daha önce Ferrino Monster Lite 2'de tanıştığım poliüretan kaplamalı, nefes alabilir kumaş kullanılmış. Tek kat kumaş nefes alıyor, fakat ısı belli bir derecenin altına düşünce donan su buharı sabah hava güneşliyse aniden eriyip tulumunuzu ıslatıyor.
Ben hafiflemeye, yerden tasarruf etmeye o kadar çok odaklanmışım ki, o yüzden bivağın ikinci gece yaşadığım sıkıntıları meydana getireceğini hesaplayamadım. Bilgisayar başında araştırırken “ne olacak, içine girer yatarım, 2 günde ölür müyüm” diye düşünüyor insan.
Bu ürünü satın almadan önce hedeflerinizi ve beklentilerinizi iyi belirlemeniz gerekiyor.
Bu ürün;
- Hızlı çıkışlar
- Solo faaliyetler
için tasarlanmış. Benim gibi “saldım çayıra, mevlam kayıra” faaliyet anlayışınız varsa, yani hedefleriniz olmadan doğaya çıkıyor, yalnızca orada olmayı amaçlıyorsanız bu ürün size göre değil.
Örnek vereyim;
Ocak ayında solo Ağrı kış tırmanışı yapacaksınız, zirve için havanın düzelmesini beklemeyeceğinize eminseniz Bivy HL tam size göre. 3800-4000-4200 şartlar müsade ettiği kadar, hafif çantayla yükselin. Girin bunun içine birkaç saat dinlenin. Kalkın zirveye devam edin. Baktınız hava patladı, kurun girin içine. Hatta kurmadan, bivak torbası gibi de kullanabilirsiniz.
Bivak nasıl yapılır yazımızda torba tipi bivaklardan bahsettik. Vakit bulduğunuzda okumanızı öneririm.
Bir bisiklet forumunda insanların birbirlerine kullanmadan bu ürünü tavsiye ettiklerini görüp güldüm. Kışın hareketsizlikten içinde cinnet geçirecektim. Yaz aylarında, üstelik alçak irtifada bu bivak-çadırın içinde kalmak Çin işkencesinden farklı olmaz.
Bisikletçilerin ve solo yürüyüşçülerin tek kişilik kamp çadırı yazımızdan faydalanabileceklerini düşünüyorum.
Yalnızca hafif olmayı hedefleyen doğa severler için kesinlikle uygun bir ürün değil.
Hafif, yaz-kış kullanabileceğiniz bir çadır arıyorsanız incelemesini Kadir Tunca ile çok yakında yayınlayacağımız Ferrino Lightent 2‘yi veya Karrimor X-Lite 1'i öneririm.
-
5/10
-
4/10
-
4/10
-
3/10
Özet
Yalnızca çok özel hedefleriniz için size yardımı olacağını düşündüğüm bu ürünü satın alırken iyi düşünün. Hedefinize ulaşmanızda anahtar rol de oynayabilir, etkinliği berbat da edebilir. İçinde 2 geceden fazla kalmanız durumunda faaliyeti iptal eder geri dönersiniz. Pollerine dikkat edin. Çok soğuk havalarda takmaya çalışınca kırılıyorlar.
Okurken ben gerildim.. Açıkçası o işkenceyi yaşamaktansa 1. kılo fazladan taşımayı yeğlerim. Çünkü girip çıkarken dahi inanılmaz yorulur insan. Ama çok iyi hayat kurtaracağından şüphem yok 🙂
Bu marka değil ama, marmot’ un tek ve çift kısılık modellerini gördüm. Acaba bu modelin çift kişilik olanı nasıl ? Merak ediyorum..
satıp kurtuldum zaten 🙂 aynen hayat kurtarma dışında bir fonksiyonu yok.
haha gerçekten bisikletforumda millet birbirine bu çadırı tavsiye ediyor :))) mesajı da buldum http://www.bisikletforum.com/konu/ihtiyaclarima-gore-cadir-secimi.100971/#post-1404507 hatta oraya da yazayım :)))
iyi yakalamışsınız 🙂 bence yazmayın.
ben oraya da yazdım madem buraya da yazayım aynısını
“Hafif ve dayanıklı” çadır önerisine sunulmuş bir çadırdı, çadırın içerisinde oturucam çay demliyeceğim denilseydi o zaman ona göre öneride bulunabilirdim. Bu tip faaliyetlerde insanlar önceliklerini iyi belirleyip ona göre davranmalı. Alan kişi de hafif olsun diye almış ama başka ihtiyaçlarını hesaplayamamış. Maalesef bu gibi durumlar hepimizin başına geliyor. Tünel çadır kullandım uyumak için yeterli ve normalde kullandığımız çadırdan 2 kilo daha hafif. Bir yerden tasarruf ederken başka yerden fedakarlık yapmamız gerekebiliyor.
İncelemeyi yapan arkadaş da durumun farklı bir noktasını belirtmiş, almayı düşünen kişiler bunu da göz önüne alırlar artık.
alternatif bir bivak çadır öneriniz var mı?
bivak çadır önermiyorum, alacaksanız klasik bivak alın. çadır olmasının hiçbir esprisi yok. klasik bivak alırsanız en azından dilediğiniz gibi esneme hareketi yapabilirsiniz.
Bisiklet için ben de bu bivaktan satın almayı düşünüyordum. İyi ki bu incelemeye denk geldim. Bivak olayından vazgeçtim, hafif çadırlara yöneleceğim.
Çağatay Abi çadır konusundaki incelemeniz çok güzel ve anlaşılır olmuş elinize sağlık öncelikle. Bende uzun zamandan beri bu çadıra hayranım hatta tünel tipi çadır tutkunuyum. Trimm Phantom Dsl aldım çokta memnun kalmadım ancak bu çadır yaptığınız olumlu olumsuz tüm değerlendirmelere rağmen benim gözümde hala çok güzel ve tam benlik duruyor.
Sorum şu
Bu çadır gerçekten bahsettiğiniz kadar dayanıklı mı gerdirmeleri az ve yetersiz duruyor keza phantom dsl de de öyle. Gerçekten ağrı kış şartlarına dayanabileceğini düşünüyor musunuz?
Bu arada çadırın taban su geçirmezliği konusundaki izlenimleriniz nelerdir? Sizce extra bir altlığa ihtiyacı var mı?
Teşekkürler
Merhaba Ali, mat sereceğin için tulumun ıslanmayacaktır. Kumaş delinmedikçe su geçirmez özellikte. Kışın Ağrı’da karın üzerine kuracağın için altık götürmene bence gerek yok. Yerden yüksekliği 50-60 santim civarında olduğu için, iyi gerdirdiğin taktirde her hava koşulunda sorunsuz barınabilirsin. Kolay gelsin. Selamlar.